Salı, 2024-03-19, 7:08 AM


AnaSayfa 
Profilim
Çıkış
DOSYA KATALOĞU
Welcome Konuk | RSS  
Menü

Katagoriler
Programlar [35]
Tıkla Anında İndir.
İlginç Olaylar [9]
Güzel Sözler [11]
İllerimiz [7]
Oyunlar [27]
Şiirler [3]
Teknoloji [9]
Mizah [5]
Sağlık [10]
Öyküler Hikayeler [4]
Yemek Tarifleri [20]

Sizin Oylarınız
Sitemizi Nasıl Buluyorsunuz
Total of answers: 256

Main » Files

Total entries in catalog: 138
Shown entries: 1-5
Pages: 1 2 3 ... 27 28 »

TARİHİ DURUMU

Ankara’nın kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte yapılan araştırmalar, bölgedeki yerleşmelerin insanlık tarihi kadar eski olduğunu, bölgenin birçok medeniyete beşiklik ettiğini ortaya koymaktadır. Belgelere dayanmamakla birlikte ilk adının Galatlar tarafından `Ankyra (Ancyra)` olarak verildiği ve zamanımıza kadar `Angora`, `Engürü` ve `Ankara` şeklinde değişime uğradığı tahmin edilmektedir.

Tarihi, Hitit devrine kadar takip edilebilen Ankara; daha sonra sırasıyla Frigyalılar, Kimmerler, Persler, Lidyalılar, Makedonyalılar, Galatlar, Romalılar ve Selçuklular’ın hakimiyetinde kalmıştır. 1354 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılan Ankara; 1902 yılında 5 sancak, 21 kazayı kapsamakta iken 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile sancaklar kaldırılmış, Ankara`ya bağlı olan Kayseri, Yozgat, Kırşehir ve Çorum Sancaklarına da `İl` statüsü verilmiştir.

Temsil Kurulu’nun çalışmalarını yürütmek için karargâh olarak seçtiği Ankara`da 27 Aralık 1919’da büyük bir coşkuyla karşılanan Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini de burada atmıştır. 23 Nisan 1920`de kurulan TBMM Hükümetinin idare merkezi ilan edilen Ankara, 13 Ekim 1923`te çıkarılan bir kanunla da Türkiye`nin Başkenti olmuştur.

Başkent olduktan sonra hızlı bir sosyal, ekonomik, siyasal, askeri ve kültürel gelişime sahne olan Ankara; bugün, tüm sektörler itibarıyla kalkınmış, ülkemizin ikinci büyük metropolü haline gelmiştir.

İllerimiz | Views: 966 | Downloads: 0 | Added by: mesudum | Date: 2009-02-08 | Comments (0)

AMASYA TARiHi

        İlkçağda Amaseia adıyla bilinen kent, Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerindendir Kentin adı MÖ 1400’lere tarihlenen hitit metinlerinde Hakmiş olarak geçer. Metinlere göre Muvatallis ve Mursilis III dönemlerinde Hattuşili III burada bağımsız bir hükümdar gibi davrandı, Kaşkalar’ın saldırılarını püskürterek kuzeye çekilmelerini sağladı. Kent, hellenistik Pontos krallığı döneminde önem kazandı. Mithridates I Ktistes’in yaklaşık MÖ. 300’de kurduğu krallığın, Sinop’un Pharnakes I tarafından MÖ 183’te ele geçirilmesine kadar başkentliğini yaptı. Bundan sonra da Zeus Stratios tapınağına yakınlığı (Mithridates Vl Eupator tarafından yaptırıldı) ve pontos krallarının anıtları dolayısıyla krallık için önemli bir kent olma özelliğini korudu. Amasya MÖ. 70’te Romalı general Lucullus tarafından ele geçirildi. Pompeius’un yeni yönetim birimi Bithynia ve Pontos’un içinde yer aldı (MÖ. 64). Antonius tarafından bilinmeyen bir hanedana verildi ve MÖ 3-2 arasında Galatia’ya katıldı. Diocletianus ve Constantinus’un yaptığı düzenlemelerde Diospontos’un anakenti (metropolis) oldu. İmparator Phokas burada bir saray ve kilise yaptırdı. Sasani hükümdarı Hüsrev Perviz zamanında İran yönetimine geçen kent, imparator Herakleios tarafından geri alındı. Kısa bir süre Arapların eline geçti. Malazgirt Savaşı’nın ardından, Melik Danişmend Gazi XI. yy. 'ın Sonlarına doğru kenti zapt etti. Birinci haçlı seferinde Ankara ve Çankırı’yı ele geçiren Raimond de Toulouse Amasya üzerine yürüdüyse de Türkler tarafından ağır bir yenilgiye uğratılarak çekilmek zorunda bırakıldı. Anadolu Selçuklu sultanı Kılıç Arslan II Danişmentli devletine son vererek Amasya’yı Selçuklu topraklarına kattı (1177). Selçuklu döneminde kentte yoğun bayındırlık etkinlikleri oldu ve Amasya Anadolu’nun önemli bir kültür merkezi durumuna geldi. 1192’de Kılıç Arslan II Anadolu Selçuklu devletini oğulları arasında bölüştürdüğünde, Amasya Nizamettin Argun Şah’a düştü. Sultan Alaettin Keykubat I döneminde (1220-1236), Moğol saldırılarından kaçan Harizmliler buraya yerleştirildi. Babailik’in kurucusu Baba İshak, görüşlerini Kefersut dolaylarında yaydıktan sonra Amasya’nın bir köyüne yerleşti. Amasya, Sivas, Çorum, Tokat bölgesinde etkisini artırdı. Gıyasettin Keyhüsrev II’nin Amasya subaşılığına atadığı Armağanşah, Baba İshak’ı kale burcuna astı. Bunu haber alan Türkmenler, Amasya’ya saldırdılar ve Armağanşah’ı öldürdüler. Kent Moğolların Anadolu’ya egemen olduğu dönemde de önemini korudu. 1342’ de Sivas naibi Eretna’nın eline geçti. Daha sonra kente emir Hacı Şadgeldi Paşa egemen oldu. Şadgeldi, Kadı Burhanettin ile yaptığı bir savaşta ölünce kent, Oğlu Ahmet Bey’e kaldı. Ahmet Bey, Kadı Burhanettin’in baskısı karşısında Amasya’yı Osmanlılar’a teslim etti (1393). Yaklaşan Timur tehlikesine karşı kentin valiliğine şehzade Çelebi Mehmet getirildi. Ankara savaşı’ndan (1402) sonra kentin eski valıs Çelebi Mehmet, Timur’a bağlı olarak Amasya merkez olmak üzere Sivas, Tokat yörelerine egemen oldu. Kardeşleri ile giriştiği taht kavgasında Amasya’yı üs olarak kullandı. Osmanlı padişahları Murat II, Mehmet II (Fatih), Bayezid II şehzadeliklerinde Amasya’da vali olarak bulundular. Murat II ile Selim I (Yavuz) Amasya’da doğdu. Bayezit II’nin oğlu Ahmet, kardeşi Selim’e karşı taht kavgasına giriştiğinde Amasya valisi idi. 1512’de şii ayaklanmacı Şahkulu’nun halifesi Baba Zünnun bir baskınla Amasya’yı ele geçirdi ise de Yavuz Sultan Selim’in Amasya beylerbeyliğine atadığı Mustafa Paşa kenti geri aldı. Mısır seferi (1516-1517) sırasında Baba Zünnun ve Şeyh Celal kenti yağmaladılar. Amasya, 1518’de sancak yapılarak Sivas’a bağlandı. Şehzade Mustafa kentin valiliğine atanınca bağımsız sancak durumuna getirildi. Şehzade Mustafa’nın öldürülmesinden sonra yeniden Sivas’a bağlandı. Kanuni Sultan Süleyman, Nahcivan seferinden dönerken Amasya’ya uğradı. Avusturya elçisi Bushbecg’i burada kabul etti.İran ile Amasya antlaşması burada imzalandı. XVI. yy.’ın sonlarından başlayarak Amasya ve yöresinde başgösteren ayaklanmalara Kuyucu Murat Paşa son verdi (1608). Bu tarihten sonra kent ve yöresinde önemli bir kargaşa olmadı. XIX. yy.’ın ikinci yarısının başlarında kentte yaklaşık 25 000 kişi yaşıyordu. Bunların 2 000’i öğrenciydi ve 18 medresede öğrenim görüyorlardı. Ulusal Kurtuluş savaşının ilk günlerinde Mustafa Kemal Paşa, Amasya Genelgesi’ni burada hazırladı (21 haziran 1919). Anadolu ve Rumeli Müdafaii hukuk cemiyeti temsilcileriyle İstanbul hükümeti temsilcileri arasındaki görüşmeler burada yapıldı (Amasya Protokolü20-23 Ekim 1919). Cumhuriyetin ilanından sonra Amasya il merkezi oldu.

İllerimiz | Views: 776 | Downloads: 0 | Added by: mesudum | Date: 2009-02-08 | Comments (0)

Ağrı Tarihi Bilgileri

 

Orta Asyadan gelen kavimlerin Anadolu ya girişleri sırasında Ağrı, bir geçiş oluşturmuş, dolaysıyla bir çok medeniyete sahne olmuştur. Ancak bu medeniyetler Ağrıyı bir geçiş kapısı olarak gördüklerinden burada çok köklü bir uygarlık oluşturamamışlardır. Bölgede egemenlik kurdukları sanılan Hititler in güçlerini yitirmeleri Üzerine, M.ö1340-M.ö1200 tarihleri arasında Huriler Krallık merkezi olarak Urfa dan uzak olan Ağrı yı ellerinde tutamamışlardır.


 

En köklÜ uygarlığı Urartular oluşturmuştur. Urartu nun Van GölÜ nÜn kuzey vekuzeydoğusundaki Ülkeler Üzerine, Kral ispuini (M.ö825-M.ö810) döneminde seferler başlamış , Kral Menua (M.ö810-M.ö.786) döneminde bu akınlar daha da ağırlıkkazanmıştır. Kuzeye ve kuzeydoğuya giden yollar Üzerinde inşa edilen kaleler, buraya yapılan seferlerin önceden planlandığını göstermektedir.


 

Ağrı Dağı nın yamaçlarında, karakoyunlu ve Taşburun köylerinin arasında ele geçen bir Urartu yazıtı Kral Menua nın bu bölgedeki egemenliğinin kesin kanıtıdır. M.ö.712 yıllarındaKızılırmak boylarına kadar uzanan Kimmerler, Ağrı da geçici de olsa bir hakimiyet kurmuşlardır. Medler (M.ö.708-M.ö.555) AsurDevleti nin yıkılması ilebirlikte bir yayılma sÜrecine girmiş, bunun sunucu olarakta Ağrı ve çevresini topraklarına katmışlardır. Medler in yıkılması ile birlikte Persler; Büyük iskender in Pers Kralı III.Darius u (M.ö.331) yenerek Anadolu yu ele geçirdiği zamanakadar yaklaşık iki yÜzyıl kadar bölgede yaşamışlardır. Büyük iskender in ölümü Üzerine oluşan boşluktan faydalanan Ermeniler bölgeyi ele geçirmişlerdir.


 

Doğu Anadolu ya gelip yerleşen ilk Türk topluluğu M.ö.680 yılındabölgeye gelen Sakalardır. Murat Nehri ve Doğubeyazıt çevrelerine kısa sürede yerleşmişlerdir. Daha sonraları Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve çevresine hakim olmuştur. Bölge, Hz.Osman zamanındaislam orduları tarafından fethedilmiştir. 872 yılına değin Abbasilerin kontrolÜ altında kalan Ağrı, daha sonra Bizans ın kontrolüne geçmiştir.


 

1071 Malazgirt Savaşı sonrası bölgeye gelen Türk boyları gelmeye başlamıştır. Ağrı, yüzyıla yakın bir süre Sökmenli Devleti nin Sınırları içine girmiştir. 1027-1225 yıllarıarasında Ani Atabekleri, 1239 da Cengizliler, 1256-1358 yılları arasında ilhanlılar ve Celayirliler Ağrı da hÜkÜm sÜrmÜşlerdir. ilhanlılar bazen kurultaylarını Ağrı Dağı nda yapmış, Anadolu ve iran ı buradan yönetmişlerdir. 1393 te Moğol hakanı Aksak Timur, Ağrı bölgesini ele geçirmiştir.


 

1405-1468 tarihleri arasında Ağrı, Karakoyunlu Toprakları içinde yer almış, Karakoyunlular yıkılanca Ağrı Akkoyunluların egemenliğine geçmiştir. Ağrı, Yavuz Sultan Selim tarafından çaldıran savaşı sonrası Osmanlı topraklarına katılmıştır.


 

Osmanlı döneminde şorbulak olarak anılan ilin adı, Ermenilerin zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa zamanında karakilise ismi değiştirilerek Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ilgisinden dolayı Tevrat ta adı geçen Ararat Dağı ve Ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılması dolaysıyla, Ağrı ya batılılar tarafından, Ararat ta denilmektedir. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. 5165 m. YÜksekliğiyle TÜrkiye nin en bÜyÜk dağı olan Ağrı Dağı ndan dolayı da Ağrı adını almıştır.


 

İllerimiz | Views: 952 | Downloads: 0 | Added by: mesudum | Date: 2009-02-08 | Comments (1)

Afyon’un ilk sahipleri Hititlerdir. Pekçok höyüklerde Hititlere ait tarihi zenginlikler ortaya çıkarılmıştır. Afyon kalesini yapan Hitit imparatoru “Mürsil”dir.

Hititlerden sonra Sakarya boylarında hüküm süren Frikler (Frikyalılar) Afyon’a sahib oldular. Frikyalılar bu şehre “Sineda” ismini vermişlerdir. Afyon müzesi, Hitit ve Frikyalılara ait eserler bakımından en zengin olanıdır.

Frikyalılardan sonra Lidlar (Lidyalılar) bu bölgeye sahib oldular.

M. Ö. altıncı asırda Perslerin eline geçti. M.S. 4. asırda Makedonya Kralı Büyük İskender’in istilasına uğradı. Bunun ölümünden sonra Selevkosların, sonra da Bergama Krallığının eline geçti. M.S. 2. asırda Bergama Krallığı ile birlikte Roma İmparatorluğuna katıldı.

Roma İmparatorluğu M.S. 395 senesinde ikiye ayrılınca burası Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğunun elinde kaldı.

Müslüman Araplar ve İranlı Sasaniler Afyon’a kadar geldiler. Müslümanların meşhur kahramanlarından Battal Gazi’nin Afyon’da Bizanslılarla savaşırken 739 senesinde şehid olduğu rivayet edilmektedir.

Bizanslılar, Afyon’a "yüksek kale” manasına gelen Akronium (Akroenos) ismini verdiler

1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu Fatihi ve Anadolu’daki Türk devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah bütün Anadolu gibi Afyon’u da feth etti. 1146’da Birinci Kılıçarslan, Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’u Bolvadin civarında yendi.

Birinci Haçlı Seferinde haçlı orduları Afyon’u geri aldılar. Afyon şehri civarında Türklerle Bizanslılar arasında büyük ve kanlı savaşlar oldu. Selçuklular, Afyon’u Bizanslılardan yeniden aldılar.

Selçuklu sultanı Alaeddin, Afyon şehrini imar ettirdi. Devlet hazinesi burada saklandı. Bu sebepten Selçuklu devrinde, Afyon’un bir ismi de “Hisar-ı Devlet”, Devlet hazinesinin saklandığı hisar olmuştur.

Moğolların Anadolu genel valisi Timurtaş, taht şehri Konya'yı işgalden sonra Afyon’u kuşatmış, fakat Selçuklu veziri Sahib Ata şehri teslim etmemiştir.

On üçüncü asrın ikinci yarısında Sahib Ata Fahreddin Ali Bey, oğul ve torunları da asrın sonuna kadar Afyon valiliği yaptılar. Şehir sonra Germiyan Beyliğine geçti. 1390 senesinde Sultan Yıldırım Bayezid Han, Afyon’u Osmanlı Devletine kattı. 1402’de Timur Han burasını yeniden Germiyan Beyliğine verdi. Germiyanoğlu Yakub Beyin ölümü ve vasiyeti üzerine Afyon, Osmanlı toprağı oldu.

1451’de Kütahya’da bulunan Anadolu Beylerbeyliği’ne (eyaletine) bağlanarak, Karahisar-ı Sahib Sancağı ismini almıştır. 1685’te Hüdavendigar (Bursa) vilayetine bağlı sancak, Tanzimattan sonra Kütahya’ya bağlı bir ilçe olmuştur. 1914’te bağımsız sancak olan Afyon, Cumhuriyet devrinde Afyonkarahisar ismiyle il olmuştur.

Osmanlı devrinde yolların birleştiği ve ikmallerin yapıldığı bir üs olarak kullanılmıştır.

On yedinci asırda Celali isyanları, on dokuzuncu asırda Anadolu’nun an’anevi sanayiinin yıkılışı ile Afyon geriledi. 1833’te Kavalalı Mehmed Ali Paşanın birkaç ay işgalinde kaldı.

28 Mart 1921’de şehri Yunanlılar işgal etti. Sonra 7 Nisan 1921’de geri çekilip 13 Temmuz 1921’de yeniden aldılar.

Türk İstiklal Harbinin dönüm noktası olan Başkomutanlık Meydan Savaşı, Afyon’da cerayan etti. 27 Ağustos 1922’de, Afyon yeniden hakiki sahipleri olan Türklerin eline geçti... Yunanlılar 1 sene 25 gün süren işgallerinde Afyon’u aşırı derecede tahrib ettiler.

27 Ağustos’ta Afyon’un kurtuluş törenleri, 30 Ağustos Zafer Bayramında ise Dumlupınar’da törenler yapılır.

İllerimiz | Views: 802 | Downloads: 0 | Added by: mesudum | Date: 2009-02-08 | Comments (0)

Adıyaman, tarihin bilinen en eski yerleşim yerlerinden biridir. Adıyaman Palanlı Mağarasında yapılan incelemelerde kent tarihinin M.ö. 40.000 yıllarına kadar uzandığı anlaşılmıştır.

Yine Samsat-Şehremuz Tepe'deki tarihi bulgulardan M.ö. 7.OOO yılına kadar Paleolitik, M.O. 5.000 yıllarına kadar Neolitik, M.Ö. 3.OOO yıllarına kadar Kalkolitik ve M.O. 3.0OO-1.200 yıllan arasında da Tunç Çağı dönemlerinin yaşandığı anlaşılmıştır. Bu dönemde bölge Hititlerle Mitannilar arasında el değiştirmiş ve Hitit Devletinin yıkılmasıyla (M.Ö. 1.200) karanlık bir dönem başlamıştır. M.Ö. 1.2OO'den Frig Devletinin kuruluşu olan M.Ö. 750 yıllan arası dönemle ilgili olarak yazılı kaynağa rastlanmamıştır. Ancak; bu dönemde yöre, Asur etkisine girmeye başladığından, Samsat'ta bulunan Asur etkili mühürler ve Kahta Eskitaş Köyünde bulunan Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış kitabeler, Anadolu'daki tarihi silsilenin ilimizde de aynen devam ettiğini, göstermektedir. Bu dönemde Adıyaman ve çevresinde Hitit Devletinin yıkılmasıyla ortaya çıkan Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Kummuh Devleti hüküm sürmüştür.

M.Ü. 9OO-70O yılları arasında yöre Asur etkisinde kalmakla birlikte, Asurlular tam olarak egemen olamazlar. 6. yüzyılın başlarından itibaren yöreye Persler hakim olur ve yöre Satrap'lar (Valiler) eliyle yönetilir. M.O. 334 yılında Makedonya Kralı Büyük iskender'in Anadolu'ya girmesiyle Pers'ler hakimiyetini kaybetmiş ve M.ü. 1. yüzyıla kadar yörede Makedonyalı Selev-kos Sülalesi hüküm sürmüştür. Bu sülalenin gücünün zayıfladığı sıralarda, Kral Mithradetes l Kallinikos Kommagene Krallığının bağımsızlığını ilan etmiştir (M.O. 69).

Başkenti Samosota (Samsat] olan Kommagene Krallığı, egemenliğini MS. 72'ye kadar sürdürmüş, bu tarihte yöre Roma imparatorluğunun eline geçmiş ve Adıyaman Roma imparatorluğunun Syria (Suriye) Eyaletine, 6. Lejyon olarak bağlanmıştır. Roma imparatorluğunun 395 yılında Batı ve Doğu Roma olarak ayrılmasıyla, Adıyaman Doğu Roma imparatorluğuna katılmıştır. 643 yılından itibaren bölgeye İslam akınları başlamakla birlikte İslam hakimiyeti ancak 670 yılında Emevi'lerle kurulabilmiştir. 758 yılında ise, II, Abbasi komutanlarından Mansur Ibni Cavene'nin hakimiyetine girer. 926 yılına kadar Abbasi hakimiyetinde kalan H'de bu tarihte Hamdanüerin egemenliği başlar. 958 yılında yöre yeniden Bizanslıların eline geçer.

1114-1181 yıllan arası yöreye Türk akınları olur. 1204-1298 yılları arasında Samsat ve yöresini Anadolu Selçukluları ele geçirir. 1230 ve 1250 yıllarında Moğol saldırılan yaşanır. 1298'de yöre ve bölge Memlüklerin eline geçer. 1393 yılında Adıyaman bu kez de Timurlenk tarafından yağmalanır.

Büyük bir istikrarsızlığın olduğu Orta çağ boyunca Adıyaman Bizans, Emevi, Abbasi, Anadolu Selçukluları, Dulkadiroğullan arasında el değiştirmiş ve nihayet Yavuz Sultan Selim'in Iran seferi sırasında 1516 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı topraklarına katılan Adıyaman, başlangıçta merkezi Samsat'ta bulunan bir Sancakla Maraş Beylerbeyliğine bağlıyken, Tanzimat’tan sonra bir kaza olarak Malatya'ya bağlanmıştır.

Cumhuriyetin kuruluşundan 1954 yılına kadar eski idari yapısı korunarak Malatya'ya bağlı kaza konumunda olan Adıyaman 1 Aralık 1954 tarihinde 6418 sayılı Kanunla Malatya'dan ayrılarak müstakil il haline gelmiştir.

İllerimiz | Views: 1084 | Downloads: 0 | Added by: mesudum | Date: 2009-02-08 | Comments (0)

Foruma Giriş
Giriş:
Şifre:
 

Arama

Dost Siteler

İstatistikler

Toplam Kullanıcı: 1
Konuk: 1
Kayıtlı: 0

Copyright MyCorp © 2024